Yaklaşık bir aylık aranın ardından yeni bir yazı ile karşınızda olmanın heyecanı ve mutluluğu içindeyim. Bu süreli ayrılığın sebebi güzel bir proje içinde yer alacak olmamdan kaynaklanıyor. Yazmam gereken bazı konu başlıkları ve hazırlamam gereken çalışmalar vardı. Yeni heyecanımı daha sonra paylaşacağım.
--
Ne çabuk geldi geçti yaz, tıpkı ömür yapraklarının bir bir eksildiği gibi.
Hüzün ayını karşıladığımız şu günlerde doğa hâlâ yeşilliğini ve sıcak tenini koruyorken ona dokunun sarılın. Hislerin en derinini, en tutkulusunu orada hissedeceksiniz.
Yazı böyle benimserken diğer üç mevsimi dışlıyormuşum gibi algılanmasın!
Mesela bir mevsim olsaydım kesinlikle sonbahar olmak isterdim.
Aylardan ise Eylül’ü seçerdim.
Çünkü Eylül’ün bir ağırlığı var, her şey bu ay da başlar ve bu ay da biter…
Renklerin kardeşliği bu ayda buluşur.
Rüzgârın keman çaldığı aydır Eylül!
Kimi aşkların filizlendiği, kimi aşkların ise yaprak dökümüdür sonbahar.
Mesela dün doğayı keşfet serüvenim de yeni bir yaylaya düştü yolum. Düştü derken, kaybolma daha doğrusu rotayı şaşırmam sonucunda bu yaylaya çıktı yolum. Karadenizli olmamdan mıdır, yoksa doğaya olan tutkum mudur beni buraya çeken şey bilemedim.
Ama onu şöyle yorumluyorum;
‘’Ben kendimi en iyi hissettiğim yerdeyim’’
Derken taşlı çukurlu yollar beni rüzgârgüllerinin döndüğü şirin bir yaylaya çıkarttı.
Aslında gitmek istediğim yer orası değildi. Ama karşıma çıkan bu şirin yayla bende yine güzel duygular hissetmeme sebep oldu.
Yayla halkı köylerine doğru çekilmiş, doğa kendisiyle baş başa kalmıştı. Mevsim yazı uğurlarken sonbahara merhaba diyordu.
Öyle ki ‘’ var git’’ çiçeklerinin yoğunluğu gözle görülür şekildeydi.
Öyledir Eylül ayı işte, sevmez kalabalığı yalnızlığınla mutludur.
Döker içini, döker de bir bir yapraklarını savurur.
Doğa en güzel bestelerini bu ayda fısıldar.
İçinde yarım kalmış konuşmaların ayıdır Eylül!
Özlemdir, hasrettir, gurbettir.
Sonbaharı tanımak onu anlamak istiyorsanız doğaya çıkın. Çünkü şehrin kirli görüntüsünde, karmaşık koşuşturmacalarında onu asla anlayamazsınız.
Aslında sonbahar bir ayrılık mevsimi değil, bir dönüş mevsimidir. Ama biz insanlar dökülen her şeyi kaybetmişçesine sonbaharı hüzün ayı olarak kabul ederiz.
Adına bestelerin yazıldığı şarkıların söylendiği bu mevsim aşkın ta kendisidir.
Gidende Eylül’den kalanda!
Sonbaharı yüksekler de yaşanır, alçaklarda hissedilir.
O yüzden, bir gün kalkacaksınız ve hep hayal ettiğiniz şeyleri yaşamaya vaktiniz kalmamış olacak.
Şimdi tam zamanı harekete geçin.
Sonbahar ile tanışın, onu dinleyin bunu bugün yapamazsan inan bana bir daha yapamayacaksın.
Ben sonbahar da Eylül olmayı seçtim.
Sen ister Ekim ol, ister Kasım…