Bir yol var.
Hayli zaman yürümüşsün.
O yola dair bir de hikâye yazışsın kendine,
Kendince, kendin için…
Hikâye bu ya,
henüz tamamlanmadığını fısıldıyor sana.
Bunu düşündüren her ne ise sende asılı, takılı kalıyor, sallanıp duruyor.
İleri geri…
Tik tak…
Geçmiş gelecek.
Zihnini çeliyor, kalbine çelme takıyor.
Halbuki hikâye tamamlanmamış olsa dahi, yer ve yön değiştirmiş, kendini başka bir hale dönüştürmüş olabilir. İçine yüklediğin anlam mevcut hali ile çoktan nihayete ermiş olabilir.
Diye fısıldamış ‘içimdeki yolcu’’
İniş ve çıkışlarla dolu hayatımız da birçok kez durakta beklemiş, kimi zaman yolcu olmuşuz kimi zaman ise hancı.
Hiç kuşkusuz yıllar hepimizden bir şeyler götürmüştür mutlaka.
Ama bize kattığı şeylerinde mümkün olduğu unutmamak lazım.
Özellikle insan belli bir yaşa geldiğinde geçmişi ile muhasebe içerisine giriyor. Bu muhasebe sonunda istatistik genelde keşkeler ile karşılaşıyor.
Duygu ve düşüncelerimiz ile yaş aldığımız bu hayat senaryosunda bir zaman geliyor ki, duygusal hisler daha ağır basıyor. Oysa bizim topluda herkes birbiri ile yarış halinde olduğundan duygularını hep gizlemiştir.
Benim ise tüm bunların dışında size anlatmak istediğim konu, içinizden uğurlamak isteyip de uğurlayamadığınız her ne varsa hepsine elveda demeniz olacak.
Derler ya, zaman bir öncelik meselesidir diye…
Size zaman ayırmayan,
Sadece siz aradığınız da sizinle iletişimde olan herkese elveda deyin…
Ne kadar hafiflediğinizi göreceksiniz.
Bu bir arkadaşlık, aşk, dostluk veya herhangi bir akraba ilişkisi olabilir.
İçinizden uğurlayamadığınız tüm mutsuzluklarınız sizi bir kanser gibi saracaktır.
Mesela; uzunca yıllar sürekli görüştüğünüz bir arkadaşınız ile aranıza birtakım şeyler girmişse ve sürekli iletişimdeyken o veya bu sebeplerden ötürü görüşemiyorsanız inanın o ilişki orada bitmiştir.
Sakın şunu demeyin, ‘’yıllarca görüşemesek, konuşamasak da bizim dostluğumuz bakidir’’ bu yalana inanmış olmak bile çok üzücü.
Sevgi karşılıklıdır, karşılıksız olan sevgi ne yazık ki tek taraflı birinin içinde yaşadığı duygulardır.
Bir arkadaşınızı sürekli siz arıyor veya yazıyorsanız bunu yapmayın!
Çünkü o size değil, bir nesneye cevap veriyor. Eğer sen kendini özne değil de nesne olarak görüyorsan o da senin zayıflığındır.
Samimiyetsiz bir kalabalığın olacağına, aslan gibi bir yalnızlığın olsun daha iyidir.
O yüzden sizin çabalarınız ile yürüyen bir ilişki varsa (arkadaş, sevgili) fark etmeksizin oradan uzaklaşın. Çünkü sizi aramayana sormayana zamanınızı harcamayın…
Mutlaka tüm bu okuduklarınız ile şu yaşınıza gelene kadar bir yerler de karşılaşmışsınızdır.
Bir de tüm bunların dışında samimiymiş gibi görünen samimiyetsizler var.
İşte onlar ile olan ilişkilerinizi bıçak gibi kesin!
Dün can ciğer olduğu bir arkadaşı ile o veya bu sebeplerden ötürü arası kötü olmuş ve onu sana ya da bir başkasına gün aşırı kötüledikten sonra yine bir gün eskisi gibi samimi olduğunu göreceksiniz, ki eminim ki çok görmüşsünüzdür. İşte ondan da sessizce uzaklaşın.
Dünya eski dünya olmadığı gibi sende artık eski sen değilsin unutma!
Sana yük olan herkesi hayatından çıkart, bunun bir bedeli varsa bile ol bedeli mutlaka öde.
İşte o zaman kalan ömrünün ne kadar değerli olduğunu anlayacaksın. Dün ile artık işin olmayacak, çünkü dün dünde kaldığı gibi dünde kalanlarda bugününde olmayacak.
Sen bugün için varsın, yarına ulaşmak diye bir şey ise asla yoktur.
Çünkü mutluluk bir varış yeri değildir.
Yani bir karmaşa içinde geçen dünyan bugüne kadar öyle veya böyle bir şekilde gelmiş. Sen içinde bulunduğun anı ve bundan sonraki anları yaşa.
Kimseye ihtiyacın olmadığını da unutma!
Her sabah uyandığında aynaya bak ve ayna da gördüğünden ibaret olduğunu bil…
Telefon rehberini, sosyal medya listeni eksiltmen de hiçbir sorun yok inan bana…
Çünkü tüm bunlar yaşandı ve test edildi…
Sen Allah’ın sana bir ödülüsün…