ASIK SURATLAR – MUTSUZ İNSANLAR
Geçen gün bazı ihtiyaçlarımı gidermek için bir alışveriş merkezine uğradım.
Yoğunluk, kalabalık ve karmaşa almış başını gidiyor. Kalabalığın % 80’ide gençlerden oluşurken bu karmaşa içinde gözlemlerim bana boş ve dağınık bir toplum olduğunu bir kez daha gösterdi.
İnsanların yüzü gülmüyor, asık suratlar ve gergin bakışlar bariz kendini gösteriyordu. Başıboş koşuşturmacalar da işin cabası.
Aslında benim burada bahsetmek istediğim şey insanların ellerinin boş olduğu alışveriş yapmadıkları değil!
İnsanlar amaçsız bir şekilde savruk bir yapıda yaşıyor.
Özellikle kafeler de oturan gençlerin tek gayesi aldıkları içeceklerin fotoğraflarını paylaşmak olmuş. Öyle ki, aynı masa da üç beş arkadaş oturuyor ama masada ne sohbet var ne de farklı bir konu. Herkesin elinde bir telefon bir birilerinin yüzlerine dahi bakmıyorlar.
O halde neden buluştunuz?
Toplum amaçsız ve mutsuz.
Hem de öyle böyle değil mutsuzluktan geberiyorlar adeta.
Sosyal bir yaşamdan bahsetmiyorum bile.
Ekonomi şartları, gelecek kaygısı ve amaçsız yaşamlar insanların yüzüne yansımış durumda. Sokakta, avm de, çarşı da Pazar da insanlar sadece yürüyor. Duygu karmaşası içindeki insanlar adeta hayallere tutsak olmuş.
Kimse hayal dahi kuramaz hale gelmiş. Amaçlar, hedefler ve hayaller hayal olmuş durumda.
Geçen gün bir yer de okumuştum, araştırmalara göre ülkemiz de sosyal medyada paylaşımlar azalmış, konum belirtme özelliği ise hiç kullanılmayacak kadar bitik duruma gelmiş.
Neden azalmasın ki!
Çok değil birkaç yıl öncesine kadar insanlar bir yerlere gider; gittikleri tatil, gezi, konser, tiyatro veya farklı yerlerde bol bol fotoğraflar paylaşırdı. Şimdi ise gidecek daha doğrusu gidebilecek imkânlar kalmadı. Bundandır ki, insanlar bir şeyler yapamayınca bir yerlere gidemeyince paylaşacakta bir şeyleri kalmadı.
Kötü giden ekonomi her geçen gün insanların elinden yaşam alanlarını almış durumda. Birçok şeyden uzak kalınıyor, hatta hayal bile kurulamaz hale geliniyor.
Tam da bu esnada kendinize şu soruları sorarak durumu kendi içiniz de özetleyebilirsiniz.
Birkaç yıl önce yaptığınız sosyal aktiviteleri, gittiğiniz yerleri şimdiyle kıyaslayın ya da daha rahatlıkla yaptığınız harcamaları hatırlayın.
Dışarıda çok rahat yediğiniz yemekleri içtiğiniz içecekleri arkadaşlarınıza bile ısmarladığınız o günleri.
Peki ya şimdi?
Bırakın eşe dosta ısmarlamayı kendinize ısmarlayabiliyor musunuz?
İnsanlar mutsuz, huzursuz ve çok gergin.
Kafalar karışık yüzler asık hayaller ise yerle bir olmuş durumda.
Evden işe, işten eve bir standart döngü içinde yok olup gidiyoruz.
Sorgulamayan bir toplum olmanın bedellidir bunlar.
Bırakın başkalarını, o bunu yapıyor şu bunu yapıyor gibi savunucu cümleleri. Kendinizden yola çıkın, kendinizden başlayın fotoğrafın bütününe bakmayı.
Gülmeyi unutan yüzler, asık suratlar ne zaman düzelir bilmiyorum ama bildiğim bir şey var ki en güzel ve en verimli çağlarımız kurak bir çöle dönmüş durumda. Kabullenmeyi benimseyen bir toplum bir adım dahi ileri gidemez.
Dilerim yine samimi ve sıcak masalar da ve sofralar da buluşur bir araya geliriz.
Gayem sadece belli bir kısmın değil tüm toplumun gülmesidir.
Kimse kimseyi görmek istemiyor değil, görmek istiyor da buluşmaya gitmemek için bahaneler üretiyor. Çünkü evdeki hesap ile çarşıdaki hesap artık hiç tutmuyor.
Siz, siz olun yine de her şeye rağmen gülmeyi o güzel yüzlerinizden eksik etmeyin. Tüm bunları yaparken de sorgulamayı unutmayın!