Merhaba sevgili okurlar, uzun zamandır kalemi elime almamıştım. Ramazan ayı, seçim süreci ve bayram derken bende kendi içimde inzivaya çekilmiştim. Hatta bu süreç içerisinde farklı deneyimler elde ederek yeni hobiler içine girdim. Tüm bu süreçleri de görsel kayıtlara alarak yakın zamanda sizlere faydalı olacağına inandığım bilgi amaçlı videolu paylaşımlar ile karşınızda olacağım.
Baharın gelmesiyle birlikte insanların yüzünde oluşan tebessümleri görebiliyorum artık. Erken gelen yaza geçiş mevsimi bizleri sevindiriyor olsa da mevsim mevsimini yaşamalı. Bahar yağmurları toprakla buluşmalı ki, verimli bir yaz mevsimi geçirelim. Ama tüm bu olumsuz gibi görünen tablolara Allah her zaman bekleneni vermiştir.
Evet dediğim gibi yaz erken geldi, kısa kollu kıyafetlere geçiş oldukça hızlı oldu.
Kimi ekonomik şartlardan dolayı, kimi ise yaşam biçimi olarak sahillere ve doğaya koşacak. Sanırım bu sene geçtiğimiz yıllara oranla bu vb. bölgeler daha da bir yoğun olacak. Kimileri için pandemi döneminde başlayan bu doğaya kaçış hikâyeleri olsa da bizlerin tamamen yaşam biçimi.
Her ev de ve araç arkasında masa sandalye görmek artık mümkün.
Baharı müjdeleyen kuş sesleri şehrin daracık sokaklarında hala ayakta tutunmaya çalışan ağaçlarda cıvıldıyor.
Şehir karmaşası ve geçim dertleri arasında bile doğa her zaman iyileştirir sözü hatırlanıyor.
Dediğim gibi geçmiş yıllara oranla bu sene sahiller ve ormanlar daha bir kalabalık olacak gibi görünüyor.
Tüm bu yoğunluğun arasında üzerinden geçmekte tekrar fayda var diyerek şunu da belirtelim, doğaya atıklarınızı asla bırakmayın. Ateşi güvenli bölgelerde ve kontrollü şekiller de yakın. Küçücük bir kıvılcımın bile ne kadar büyük ormanlar yaktığı acı gerçeği ile her yaz mevsiminde karşılaşıyoruz. Kaldı ki, bu sadece ateş kıvılcımlarından değil cam parçalarından bile çıkabiliyor bunu da unutmayalım.
Evet, doğanın insanın ruhuna iyi geldiği, kendini yenilediği paha biçilmez bir duygu olduğunu anlamayan kalmamıştır sanırım.
Bu yıl yine ormanlarda ve yaylalarda çadır kampları, keşfedilmeyi bekleyen onlarca doğa harikası yerler bizleri bekliyor.
Doğa da hiçbir zaman mevsim ayırt etmeyen ben, her mevsimi ayrı ayrı yaşar ve keşiflere her zaman bir yenisini eklerim.
Ama artık keşifleri paylaşmama kararı aldım. Hâlbuki paylaşma duygusu oldukça fazla olan biri olarak olanı cebinden, olmayanı kalpten paylaşalım derim.
Fakat doğa için artık insanlara cömert olmayacağım. Yıllardır doğanın bir ucundan diğer bir ucuna koşar dururum. Doğa yürüyüşleri, kamplar ve bir birinden farklı aktiviteler ile geçti doğanın bağrında ömrüm. Tüm bu süreci tekrar gözden geçirdiğimde doğaya atılan çöpleri, bir mangal ateşi yakmak için kesilip yakılan diri ağaçları gördükten sonra paylaşım konusunda artık ‘konumsuz’ kalmaya karar verdim.
Hepimiz gittiğimiz her yeri sosyal medyalarımız da paylaşırız hiç kuşkusuz. Bu kimi zaman kafe, kimi zaman deniz kenarı, kimi zaman doğadaki yerler olabiliyor. Konum vererek insanların oraya ulaşma konusunu zaman içinde daha da kolaylaştırdık. Sonra herkes işte orası eskiden ne güzeldi, daha yeşildi, daha temizdi diyerek sitemler etti ve hâlâ etmeye devam ediyoruz.
Şimdi daha sakin bir yaşam döngüsü içinde olmakla beraber gittiğim hiçbir yeri konumlamama kararı aldım. Siz de tüm bu süreci yaşarken ve paylaşırken konumsuz kalın derim. Yoksa gittiğiniz yeri bir sonra ki gidişinizde asla aynı bulamayacaksınız.
Bu sadece bizim ülkemizde mi böyle yoksa tüm dünyada mı böyle bilmiyorum ama bildiğim bir şey var ki o da insanoğlunun geçtiği yer bir daha eskisi gibi doğal kalmıyor.
Söylediklerim veya yazdıklarım ne kadar faydalı olabilir bilemem ama ben yine de bir ağacı kurtarmak, bir kuşun ötüşünün devam etmesi için konumsuz kalmaya karar verdim.
Bugün sahip olduğumuz değerlerin gelecek nesillere de kalması için sadece anı yaşayın ve konumsuz kalın diyorum…